- Home
-
Kurumsal
- 2011 AKADEMIK AÇILIŞ MESAJI
- 2020/2021 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2020/2021 AKADEMIK YILI GÜZ DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2019/2020 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2018/2019 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2018 KURBAN BAYRAMI TEBRIĞI
- 2018 RAMAZAN BAYRAMI TEBRIĞI
- 2017/2018 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2017/2018 AKADEMIK YILI GÜZ DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2016/2017 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2016/2017 AKADEMIK YILI GÜZ DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- DEKANIMIZ SAYIN DOÇ.DR.BILAL SEMIH BOZDEMİR'IN RAMAZAN BAYRAMI MESAJI
- 2015/2016 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2015/2016 AKADEMIK YILI GÜZ DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2014/2015 AKADEMIK YILI AÇILIŞ MESAJI
- 2014/2015 AKADEMIK YILI AÇILIŞ MESAJI (GÜZ)
- 2013/2014 AKADEMIK YILI AÇILIŞ MESAJI (BAHAR)
- 2012/2013 AKADEMIK AÇILIŞ MESAJI
- 2011/2012 AKADEMIK AÇILIŞ MESAJI
2014/2015 Akademik Yılı Açılış Mesajı
Değerli Akademisyen ve Öğrenci Arkadaşlarım,
Büyük Ülkeye ve Büyük Akademik Camiaya
Küçük bir ülkeden, bir Kuzey ülkesinden bir öğrenci adayı Öğrenci İşleri’mize bir e-posta atmış. “Akademik Projelerim var..., Üniversitenizde eğitim görmek istiyorum..., Referanslarım ve elimde sertifikalarım var,... Bana destek olmanızı, yol göstermenizi istiyorum.”
Bir Dekan olarak düşündüm. Bu öğrenci adayı bizi nereden buldu? Haydi, Üniversitemizi araştırdı, birçok açıdan kendisini bu Üniversitede hayal etti, o kadar kampüsü olan dünyada, böyle bir Üniversitenin neden Türkiye Kampüslerine yazdı?
Bunları düşünmek, başka şeyleri de düşündürdü. Türkiye’de ilk öğrencilerimizi almaya başladığımız günleri, ilk mezunlarımızı vermeye başladığımız günleri sonra. Şimdi başka ülkelerden öğrenci adayları bize başvurmakta. Bu örnekteki e-posta sahibi küçük bir ülkeden olmasa haydi diyeceğim, Türkiye gibi orta hali bir ülkeyi tercih etmesi için birçok sebep var. Ama o dünyanın bir ucundan gelen mesaj çok düşündürüyor insanı.
Akademik çalışmalarımızı bir süreli yayın haline getirelim dediğimizde ve giriş yazısı olarak da “bebeğiniz emin ellerde” diye belirttiğimizde uluslararası tercüme edilmiş sayısında bile bir dergimizin, “birlikte büyütüyoruz bu bebeği” diye belirtmiştik, hem de birçok coğrafyaya onu adapte ederken, birçok coğrafya insanını onda işlerken. Bebek büyürken değişik dillerden, milliyetlerden ve dinlerden değişik toplumların Türk akademisyenlerimizin, öğrencilerimizin ve mezunlarımızın görüş, kelime ve dünyalarını okumaları işte gerçek başarı.
O küçük ülkeden bu orta halli ülkeye yazan arkadaşımız, yazdığımız cevaba, bize çok kolay ulaştığını ve zaten göz önünde olduğumuzu, gerçekten işimizi yaptığımızı belirtti. Bizi, basılı yayınımızdaki bir sayfa reklamımızdan görmüş. O basılı yayın eline ulaşmış, dünyanın bir ucundan.
Peki düşündüren ne? İki şey. Birincisi, hayal etmenin ikinci basamağının onu somutlaştırmak olması. O e-posta sahibi arkadaşımızın kendisini Üniversitemizde düşünmesi ve somutlaştırmak için ilk adımı atması. Somutlaştırdı mı? Şu anda bu akademik açılış yazısına konu olacak kadar hem de. İkincisi ise o küçük ülkeden yazılan yazının alındığı orta halli ülke. Neden? Büyük ülke olmanın kriteri eğitim, aydın ve akademisyen rakamları değil midir? Önceki akademik açılış konuşmalarımızda başarılarımızı, hedeflerimizi, eksiklerimizi, gayret yönümüzü net olarak konuşmuştuk. Şimdi artık somutlaştırma, istenilen şey için gerçekten gayretin ilk adımının başlamak olduğunu, emeğin her şekilde Einstein Kanunu misali eşitliğin diğer tarafında hep sabit katı kadar mevcut olduğunu gördük, tartışmaya bile gerek olmadığını kabul ettik. Bir adım ötesi mi? Bilgi, tecrübe ve öğrenilenlerle somut şeyleri artık kendimizde değil, başkalarında da bulmaya başlamak. Evet, bu aslında orta halli bir ülke olmamak, büyük bir ülke olmak için de bir olmazsa olmaz.
Bizi başka ülkelerden bulup tercih eden başka milletlerden ve dinlerden insanlar bizleri okuyor arkadaşlar, bizde de okumayı tercih ediyorlar. Büyümek üniversitemiz olarak, çalışmalarımız olarak, yayınlarımız ve diğer tüm akademik ve akademik altyapıya yönelik çalışmalar olarak, her gün artan yeni çalışmaları bir bebek olarak kabul edip itina ile büyütmek, zevkli bir iş ama sorumluluk gerektiriyor. Bu sorumluluk ise kendinizi daha iyi hissetmeniz koşulu ile daha fazla çalışmaktan geçiyor. Kendinizi zaten eşitliğin diğer tarafındaki rakam iyi hissettirecek. Bu, dünya kurulduğundan beri hep böyle oldu, hep böyle olacak. Yazdıklarımız, yaptıklarımız, çalışmalarımız, gayretlerimiz, emeklerimiz arkadaşlar, dünya tarafından izleniyor. Bir zamanlar “Dünya kalitesindeki bir Üniversitenin Türkiye koluyuz” diyorduk, şimdi “Dünya kalitesinde Türkiye’yiz” diyoruz. “Türkiye kalitesiyiz” dememize az kalmıştır. Akademisyenlerimiz seçkin, çalışmaları seçkin, yapılanlar ortada. Kendi öğrencilerine hem de Türkçe dilinde kendi kitaplarını okutan bir Üniversite olmamıza aylar kalmışken bu yazıyı kaleme almak da ayrı bir gurur. Bulunduğu ülkede, hiçbir kurumdan, kişiden bir destek almadan sadece emek ve göz nuru ile. Nasıl birkaç yıl önce açtığımız bir bölümün diğer üniversitelerde de birer birer açıldığını görmek gururlandırmıştı bizi, bu yazıyı birkaç yıl sonra okurken, kitaplarımızın başka üniversite öğrencileri tarafından da okutulduğunu görecek, enerji kanununun ne kadar geçerli olduğuna bir daha şahit olacağız.
Dünyadaki tüm kavgaların enerji üzerine olduğunu görüyoruz, en pahalı üretim de enerji, yatırım da enerji, alınan ve satılan da enerji. Ya kendi enerjimiz? Kararımız, başlangıcımız, gayretimiz ve tüm bunları somutlaştırırken azmimizle alakalı enerjimiz. İyi bir donanım, iyi bir eğitim ve üzerine eklemek her geçen gün ve hatta saat. Enerjimizin dünyaya dağıldığını görüyoruz. Demek ki oluyor. Beş yılda 70 kat büyüyen Türkiye St. Clements Üniversitesi, sizden akademik anlamda daha fazla enerji bekliyor. Ki dünyaya ışık olarak kullanalım onu, kullanın, kullanmanıza yardımcı olalım. Ki hakem heyeti niteliğinde çalışmalara imza atalım, atın. Ki St. Clements University kalitesi nasıl deniyor, Türk St. Clements University kalitesi dedirtelim daha fazla. Tam zamanıdır şimdi. Deniliyor başka ülkelerde. Bunun artması aşamasındayız. Şimdi öğrenci, akademisyen ve mezun olarak o evrensel düşünmenin, global hareket etmenin tam zamanı. Ne mi yapmak lazım kısaca? Özgün ve akademik çalışmalar ortaya çıkarmak lazım. Üniversitemiz kimliğinizi taşımanın bir altın bileziğe sahip olduğunuz gerçeğiyle, bu o altın bileziğe en güzel desenleri vermek olacak en azından. Hayatınız boyunca sizinle yaşayacak ve sizden sonra da sizi yaşatacak bir bilezik. Hem de özgün desenleriyle. “Ne başarırsanız başarın, size yardım eden mutlaka vardır” diyor Athea Gibson. Arkanızda çok güçlü bir Üniversite var, hissetmekle başlayın.
Büyük ve yoğun bir akademik çalışma içindeyiz. Uluslararası tercümeleri bir yana, o kadar emek sahibi arkadaşımız her an yanınızda, bu çalışmalara dâhil olmanız için. Yazımızın başındaki o arkadaşımızın şu an öğrencimiz olması ve bu çalışmalara dâhil olabilmesinin kendisinin somutlaştırma çabasının neticesi olduğu gerçeği gibi.
“Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur” diyor Ziya Gökalp. Başarı ortadadır. Çizginin tam olarak akademik tarafında olmanın da tam vaktidir. Mark Twaın ise "Bundan yirmi yıl sonra yaptığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Öyleyse demir alın ve güvenli limanlardan çıkın, rüzgârları arkanıza alın, araştırın hayal edin ve keşfedin" diyor (Şu an hayatta olmayanların sözlerini bile şimdiki zamanla belirtiyoruz, yüz yıllar sonra da şimdiki zaman kullanılacak, hep yaşıyor olacaklar çünkü). Akademik özgürlük ve güç ile birliktesiniz özeti. Şimdi demir almanın, keşfederek hayalinizi somutlaştırmanın, güvenli limanlardan ayrılsanız bile elinizdeki gücün güvenli rüzgârının arkanıza alınmasının vaktidir.
Yeni Akademik Dönemin tüm Rektörlük personeline, Sayın Rektörümüze, akademisyenlerimize ve öğrencilerimize somutlaştırılacak hayaller getirmesini, bunların da başarı ve huzur ile sonuçlanmasını temenni ediyorum.
Sevgi ve Saygılarımla
Yrd. Doç. Dr. Bilal Semih Bozdemir
Dekan