- Home
-
Kurumsal
- 2011 AKADEMIK AÇILIŞ MESAJI
- 2020/2021 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2020/2021 AKADEMIK YILI GÜZ DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2019/2020 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2018/2019 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2018 KURBAN BAYRAMI TEBRIĞI
- 2018 RAMAZAN BAYRAMI TEBRIĞI
- 2017/2018 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2017/2018 AKADEMIK YILI GÜZ DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2016/2017 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2016/2017 AKADEMIK YILI GÜZ DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- DEKANIMIZ SAYIN DOÇ.DR.BILAL SEMIH BOZDEMİR'IN RAMAZAN BAYRAMI MESAJI
- 2015/2016 AKADEMIK YILI BAHAR DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2015/2016 AKADEMIK YILI GÜZ DÖNEMI AÇILIŞ MESAJI
- 2014/2015 AKADEMIK YILI AÇILIŞ MESAJI
- 2014/2015 AKADEMIK YILI AÇILIŞ MESAJI (GÜZ)
- 2013/2014 AKADEMIK YILI AÇILIŞ MESAJI (BAHAR)
- 2012/2013 AKADEMIK AÇILIŞ MESAJI
- 2011/2012 AKADEMIK AÇILIŞ MESAJI
2012/2013 Akademik Açılış Mesajı
Değerli Akademisyen ve Öğrenci Arkadaşlarım,
Bu yıl, St. Clements University’nin Türkiye’de fiilen mevcut olduğunun yedinci yılı. Yedi yılda verdiğimiz mücadele, gayretler, akademik çalışmalar gerçekten yeni bir bölüm oluşturmaya yetecek kadar çok. Öyle bir bölüm ki, hani kendini teselli için söylenir ya “Hayat Üniversitesi”ni okudu diye. İşte o fiiliyatta mevcut olmayan o bölümün içini dolduracak kadar dolu. Her şey var içinde, ama emek kokusuyla ve alın teri ile resmedilmiş bir şekilde. Öyle bir resmedilmiş ki, Leonardo Da Vinci 'nin "Gizemli Gülümsemesi” gibi değil, Gentile Bellini’nin “Oturan Kâtip” i gibi değil, Van Gogh'un "Vazoda On İki Ayçiçeği" gibi değil “binlerce gülümseyen ayçiçeği gibi, dünya bilimini dünya edebiyatında ve dünya kültüründe harmanlayan kâtipler misali, tek bir vazoda”.Amaç o ayçiçeklerini birer kâtip yapmak değildi, onları portrelere koyarak ellerinde birer altın bilezik yorumu izleyenlere bırakmak. Amaç o kâtiplere güneşi buldurmak değildi, güneşi kendilerinde aksettirircesine. Amaç o altın bilezikleri gömmek değildi portrelere daha fazla değer yapsınlar diye. Değer yapmasalar bile o ayçiçeklerini birer Kopernik, Arf, Bitruciya da Curie yapmaktı. Nasılsa altının değerini sarraf bilirdi onca işlemden geçip saf altın olduktan sonra, bir topraktan arı. Değerli Arkadaşlar bu yedi yıl içinde birçok husus netleşti, altı çizildi ve teyit edildi aslında. Bizim bir ticari işletme olmadığımız gibi, bizim “mezunlar” adında bir işsizler ordusu oluşturmak niyetimiz olmadığı gibi, bizim “eğitimli insan” değil “eğitimci bilim insanı” yetiştirmek gayesinde olduğumuz gibi, her bilim insanının milyarlarca öğrencisi olduğu üzere. Lin Yutang’ın “doğrudan doğruya hayatın okunması”, Demokrit’in “düşünmek, söylemek, yapmak” ya da Napolyon’un “zafer – irade ilişkisi” tecrübelerini tarihin sürekli tekerrür edeceği üzere. “Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. Niçin bugünden başlamıyorsun?” diyen Epiktetos misali. Evet, H. Clausen ‘in dediği gibi “Öğrenmek pahalıdır ama cehalet çok daha pahalıdır”. Ama açıkça itiraf etmeliyim ki bir şey eksik. Üniversitemizin dünyadaki diğer kampüslerinde onlarca akademik gelişme bilim çevrelerince takdir görüyor. Herhalde artık Türkiye çalışmalarımızda biz de daha fazla mesafe kat etmek zorundayız altyapı, adaptasyon ve bebeklik sürecimiz bitti. Çünkü biz mezun vermek için oturmuyoruz bu koltuklarda, biz sizi bilim adamı, sanatçı ve zanaatçı yapmak için varız. Bunda ise yardımınıza ihtiyacımız var. Lütfen sadece öğrenci olmayın siz o ayçiçeği de olmayın, burada olmakla zaten yapraklarınızı güneşe açtığınız aşikâr siz kâtip de olmayın, yüzyıllar boyunca portrelerde kalacak alnınızın teri o altın bileziğinizi materyali çekmek için kullanmayın, bırakın materyal bulsun ait olduğu yeri siz her yüzyılda yedi milyar öğrencisi olan bilim insanları olun dünya var oldukça. Bilim İnsanı ve Adayı Arkadaşlarım bu yıl bizim “akademik ses” yılımız olsun, tüm dünyaya. Nasıl “Uluslararası Hukuk Bölümünü” biz açtık, diğer Üniversiteler bizi takip ettiler, nasıl “Psikoloji Bölümünde” yalnızca “Psikolojiye” odaklamış ilk Üniversite olduk, nasıl “Siyasi Bilimlerde” içe kapanık bir politik bir program yerine dünya siyaseti, dengeleri ve diplomatik programlarını irdeledik, işledik ve değerlendirdik ilk olarak, bu yıl “ürünleri almaya başlamamız yılı” olsun Türkiye olarak. Akademik fikirlerimiz, gayretlerimiz ve ürünlerimizle, çünkü dünyanın ve dünya insanının buna gerçekten ihtiyacı var. Bilim yuvalarının, ilim enstitülerinin, medreselerin, kolejlerin, üniversitelerin, özel ve devlet müesseselerinin gayelerini tek bir portrede toplamış, toprağı altından ayrıt etme bilincinde, gücünde ve onu takabilme yetkisinde, güneşi içgüdüsel değil özümseyerek benimsemiş çiçekleriyle binlerce Kâtibe ışık tutacak Kamer olarak biz bunu hak ettik, ediyoruz, yakışıyoruz. Yeni Akademik Yılımızın ve yapacağımız Akademik Çalışmalarımızın, dünyaya, insanlığa, ülkemize, maddi, manevi ve samimi hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
Yrd.Doç.Dr.Bilal Semih BOZDEMİR
Dekan
Bu yıl, St. Clements University’nin Türkiye’de fiilen mevcut olduğunun yedinci yılı. Yedi yılda verdiğimiz mücadele, gayretler, akademik çalışmalar gerçekten yeni bir bölüm oluşturmaya yetecek kadar çok. Öyle bir bölüm ki, hani kendini teselli için söylenir ya “Hayat Üniversitesi”ni okudu diye. İşte o fiiliyatta mevcut olmayan o bölümün içini dolduracak kadar dolu. Her şey var içinde, ama emek kokusuyla ve alın teri ile resmedilmiş bir şekilde. Öyle bir resmedilmiş ki, Leonardo Da Vinci 'nin "Gizemli Gülümsemesi” gibi değil, Gentile Bellini’nin “Oturan Kâtip” i gibi değil, Van Gogh'un "Vazoda On İki Ayçiçeği" gibi değil “binlerce gülümseyen ayçiçeği gibi, dünya bilimini dünya edebiyatında ve dünya kültüründe harmanlayan kâtipler misali, tek bir vazoda”.Amaç o ayçiçeklerini birer kâtip yapmak değildi, onları portrelere koyarak ellerinde birer altın bilezik yorumu izleyenlere bırakmak. Amaç o kâtiplere güneşi buldurmak değildi, güneşi kendilerinde aksettirircesine. Amaç o altın bilezikleri gömmek değildi portrelere daha fazla değer yapsınlar diye. Değer yapmasalar bile o ayçiçeklerini birer Kopernik, Arf, Bitruciya da Curie yapmaktı. Nasılsa altının değerini sarraf bilirdi onca işlemden geçip saf altın olduktan sonra, bir topraktan arı. Değerli Arkadaşlar bu yedi yıl içinde birçok husus netleşti, altı çizildi ve teyit edildi aslında. Bizim bir ticari işletme olmadığımız gibi, bizim “mezunlar” adında bir işsizler ordusu oluşturmak niyetimiz olmadığı gibi, bizim “eğitimli insan” değil “eğitimci bilim insanı” yetiştirmek gayesinde olduğumuz gibi, her bilim insanının milyarlarca öğrencisi olduğu üzere. Lin Yutang’ın “doğrudan doğruya hayatın okunması”, Demokrit’in “düşünmek, söylemek, yapmak” ya da Napolyon’un “zafer – irade ilişkisi” tecrübelerini tarihin sürekli tekerrür edeceği üzere. “Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. Niçin bugünden başlamıyorsun?” diyen Epiktetos misali. Evet, H. Clausen ‘in dediği gibi “Öğrenmek pahalıdır ama cehalet çok daha pahalıdır”. Ama açıkça itiraf etmeliyim ki bir şey eksik. Üniversitemizin dünyadaki diğer kampüslerinde onlarca akademik gelişme bilim çevrelerince takdir görüyor. Herhalde artık Türkiye çalışmalarımızda biz de daha fazla mesafe kat etmek zorundayız altyapı, adaptasyon ve bebeklik sürecimiz bitti. Çünkü biz mezun vermek için oturmuyoruz bu koltuklarda, biz sizi bilim adamı, sanatçı ve zanaatçı yapmak için varız. Bunda ise yardımınıza ihtiyacımız var. Lütfen sadece öğrenci olmayın siz o ayçiçeği de olmayın, burada olmakla zaten yapraklarınızı güneşe açtığınız aşikâr siz kâtip de olmayın, yüzyıllar boyunca portrelerde kalacak alnınızın teri o altın bileziğinizi materyali çekmek için kullanmayın, bırakın materyal bulsun ait olduğu yeri siz her yüzyılda yedi milyar öğrencisi olan bilim insanları olun dünya var oldukça. Bilim İnsanı ve Adayı Arkadaşlarım bu yıl bizim “akademik ses” yılımız olsun, tüm dünyaya. Nasıl “Uluslararası Hukuk Bölümünü” biz açtık, diğer Üniversiteler bizi takip ettiler, nasıl “Psikoloji Bölümünde” yalnızca “Psikolojiye” odaklamış ilk Üniversite olduk, nasıl “Siyasi Bilimlerde” içe kapanık bir politik bir program yerine dünya siyaseti, dengeleri ve diplomatik programlarını irdeledik, işledik ve değerlendirdik ilk olarak, bu yıl “ürünleri almaya başlamamız yılı” olsun Türkiye olarak. Akademik fikirlerimiz, gayretlerimiz ve ürünlerimizle, çünkü dünyanın ve dünya insanının buna gerçekten ihtiyacı var. Bilim yuvalarının, ilim enstitülerinin, medreselerin, kolejlerin, üniversitelerin, özel ve devlet müesseselerinin gayelerini tek bir portrede toplamış, toprağı altından ayrıt etme bilincinde, gücünde ve onu takabilme yetkisinde, güneşi içgüdüsel değil özümseyerek benimsemiş çiçekleriyle binlerce Kâtibe ışık tutacak Kamer olarak biz bunu hak ettik, ediyoruz, yakışıyoruz. Yeni Akademik Yılımızın ve yapacağımız Akademik Çalışmalarımızın, dünyaya, insanlığa, ülkemize, maddi, manevi ve samimi hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
Yrd.Doç.Dr.Bilal Semih BOZDEMİR
Dekan